Prebiyotikler: Neden Bağırsak Florası İçin Bu Kadar İyiler?

Probiyotikler, prebiyotikler ve simbiyotikler... Aralarındaki fark nedir, ve ne işe yararlar?
Prebiyotikler: Neden Bağırsak Florası İçin Bu Kadar İyiler?

Son Güncelleme: 26 Şubat, 2021

Son birkaç yılda, giderek daha fazla işletme fonksiyonel gıdaların araştırılması ve ticarileştirilmesi ile uğraşmaktadır. Bunların insanların sağlığını iyileştirmek için araçlar olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca belirli hastalıkların riskini azaltmaya da yardımcı olurlar. Bazı fonksiyonel gıda örnekleri, şirketlerin içlerine probiyotik ekledikleri yiyeceklerdir. Belki daha az bilinenler ise prebiyotikler ve simbiyotiklerdir, ancak bunlar sağlık için de faydalı olabilir.

Bu Üç Bileşen Nasıl Farklılıklar Gösterir?

İlişkili olsalar da, bunların her birini ayrı ayrı da bulabilirsiniz. Probiyotiklerin, prebiyotiklerin ve simbiyotiklerin kullanımı artmaktadır. Daha da iyisi, kullanımlarını destekleyen pek çok bilimsel kanıt bulunmaktadır.

FAO’ya göre, probiyotikler “uygun miktarlarda uygulandıklarında konağın sağlığı üzerinde faydalı eylemler sergileyen canlı mikroorganizmalardır”. Başka bir deyişle, vücut üzerinde belirli etkileri olan canlı mikroorganizmalardır. Lactobacillus cinsinin bakterileri, insanların fermente etme nitelikleri için kullandıkları probiyotiklerdir. Lactobacillus’u yoğurtlarda bulabilirsiniz.

Öte yandan uzmanlar, probiyotikleri kullanan substratı “prebiyotikler” olarak adlandırırlar. Bunlar, diyet lifinde bulabileceğiniz bileşenlerden bazılarıdır. Konak organizmayı olumlu bir biçimde etkilerler. Bunun nedeni, kolondaki belirli bakteri türlerinin büyümesini ve metabolik aktivitesini seçici bir şekilde uyarmalarıdır.

Üst gastrointestinal sistem bu büyük molekülleri sindiremez. Bu yüzden kalın bağırsağa hiç dokunulmadan ulaşırlar. Orada, bakteri mikroflorası tarafından parçalanırlar. Bunun olduğu sırada, kolonun koşulları iyileşir ve sağlıklı bakteriyel biyokütle üretirler.

Son olarak, simbiyotikler, prebiyotikler ve probiyotiklerin bir karışımıdır. Ana işlevleri, sağlıklı bakterilerin hayatta kalmasını arttırmaktır. Bunun nihai amacı bağırsak florasını ve metabolizmasını değiştirmektir.

Prebiyotikler İle İlgili Yasalar

Hükumetin gıdalardaki bir bileşenin prebiyotik olduğunu düşünmesi için, aşağıdaki niteliklerin karşılanması gerekir:

  • Sindirim sisteminin üst kısmı onu sindirmemeli ve emmemelidir.
  • Sınırlı sayıda potansiyel olarak faydalı kolon bakterisi, onu seçici olarak fermente etmelidir. Bunların bazı örnekleri bifidobacteria ve lactobacillus’tur.
İçlerine yoğurt ve meyve koyulmuş kavanozlar.
  • Kolonun mikroflorasını değiştirip sağlıklı hale getirebilmelidir. Bunu nasıl yaptığına bir örnek, orada bulunan çürütücü organizmaların sayısını azaltmaktır.

Şu anda, araştırmacıların üzerinde çalıştığı ve en çok tanıdığı probiyotik özelliklere sahip oligosakkaritler fruktanlardır. Beslenmedeki en önemli fruktan kaynakları buğday türevleri, soğan, sarımsak, muz ve pırasadır.

İnülin ve Prebiyotik Özellikleri

İnülin, çok çeşitli bitkilerde bulabileceğiniz bir fruktandır. Ancak, onu bulabileceğiniz en iyi yerler hindiba kökü, pırasa, sarımsak ve muzdur. Bunun için diğer iyi kaynaklar arasında arpa, buğday, bal, soğan, kuşkonmaz ve enginar vardır. Tahıllar gibi otlar da bunu tüketmenin harika yollarıdır.

İnülin yumuşak, nötr bir tada sahiptir. Aynı zamanda az çok suda çözünürdür ve yemeklere lezzet ve hacim katmak için harikadır. Gıda endüstrisinde çeşitli uygulamalara sahip olmasının nedeni budur. Şekeri ikame etmek, yağların yerine, yiyeceklerin dokusunu değiştirmek ya da köpük veya emülsiyonları stabilize etmek için inülin kullanabilirsiniz. Bu nedenle şirketler bu maddeyi çok çeşitli ürünlere koymaktadır. Bunlardan bazıları süt ürünleri, fermente gıdalar, reçeller, tatlılar, dondurulmuş kremalar, dondurmalar ve fırıncılık ürünleridir.

Diyetinize yeni bir yiyecek eklemek için izin verilen maksimum doz, tek dozlarda günde 10 gramdır. Birden fazla dozda yiyorsanız, günde 20 gram kabul edilebilirdir. Bundan daha yüksek miktarlarda mide-bağırsak sorunlarına neden olabilir. Bunlara bazı örnekler ishal, bağırsak sesleri ve flatülanstır.

Bağırsak Florasını Nasıl Etkilerler?

İnce bağırsağın son bölümünde, yani kolonda yaşayan bakterilerin beslenmeye ihtiyacı vardır. Sindirmediğiniz karbonhidratlar onların ana substratıdır. Bilim adamları, kolondaki probiyotiklerin varlığının bakteriyel fermantasyona neden olduğunu görmüşlerdir. Bunu laboratuvar çalışmalarında gözlemlemişlerdir.

Doğranmış mor soğan.

Fermantasyon işlemi, hidrojen gibi ya da metan formunda bileşikler üretir. Bakteri popülasyonunda da bir artış vardır. Bu tehlikeli görünse de, bağırsakların astarı mikroskobik yaratıklar ile doludur. Bunlar, hep birlikte mikro ekosistem uzmanlarının mikrobiyom adını verdikleri sistemi oluşturmaktadır.

Bu ekosistemdeki dengeyi korumak için iki strateji kullanabilirsiniz. Biri, orada bulunan mikropları beslemektir. Bu şekilde büyüyeceklerdir ve, ya besin (prebiyotikler) sağlayacaklardır ya da doğrudan canlı mikroplar (probiyotikler) sağlayacaklardır.

Prebiyotiklerin Pozitif Etkileri

Prebiyotiklerin fermantasyonu kolonun pH’ını düşürür. Ayrıca E. coli gibi patojenik bakterilerin büyümesini de engeller. Bunun yanı sıra, bu işlem aynı zamanda büyük miktarlarda kısa zincirli yağ asidi oluşumuna da olanak sağlar. Bunların bazı örnekleri asetik asit, propiyonik asit ve bütirik asittir. Bunlar kalsiyum ve magnezyum emilimini artırır.

Bu kısa zincirli yağ asitlerinden biri olan bütirik asit, kolonun epitelinin ana enerji kaynağıdır. Güçlü işlevsel etkilere sahip olduğunu gösteren kanıtlar da vardır. Örneğin, tümör hücrelerinin büyümesini azaltmaya yardımcı olabilir.

Son bir not olarak, bilim adamları çözünür lifler hakkında ilginç bir şey göstermişlerdir. Safra asitleri ile etkileşime girdiğini ve dışkı atılımını arttırdığını bulmuşlardır. Bu, LDL kolesterolün plazma konsantrasyonunun azalmasına yol açar.



  • Ashwell M. Conceptos sobre alimentos funcionales. ILSI Europe Concise Monograph Series, ILSI Press 2005
  • Davy B, Melby C. The effect of fiber-rich carbohydrates on features of Syndrome X. J Am Diet Assoc 2003;103 (1):86-96
  • Kolida S, Tuohy K, Gibson G. Prebiotic effects of Inulin and Oligofructosa. Br J Nutr. 2002 87, Suppl. 2, S193-S197
  • Van Loo J, Coussement P, De Leenheer L, Hoebregs H, Smits G. On the presence of inulin and oligofructose as natural ingredients in the Western Diet. Critical Reviews in Food Science and Nutrition 1995;35(6):525-552
  • Coussement P. A new generation of dietary fibres. European Dairy Magazine 1995; vol 3:22-24
  • Kolida S, Tuohy K, Gibson GR. Prebiotic effects of Inulin and Oligofructose and. Br J Nutr 2002; 87, Suppl 2: 193S-197S
  • Mollet B, Rowland I. Functional foods: at the frontier between food and pharma. Curr Opin Biotechnol. 2002;13:483-5

This text is provided for informational purposes only and does not replace consultation with a professional. If in doubt, consult your specialist.